Eskiden dünyanın bir ucundan bir ucuna bir ürünü alıp götürmek çok zordu. Dünya kocamandı ve kocaman alanda iş yapmak için kocaman şeylere gereksinim vardı. Ama şimdi Dünya küçücük oldu. Dünyanın bir ucundaki bir ürünü bakarak, görerek, küçük bir dijital dokunuşla alışveriş sepetinize atabiliyorsunuz. Kargolar yarışıyor artık. Size o sepetinizdeki ürünü getirmek için yarışıyorlar. Canınız ne istediyse sepetinize atmanız yetiyor. Pahalı da değil. İstediğinizin istemediğiniz kadar alternatifi var.
Seçeneği bol bir dünyada aldırdıkça aldıracak bir dijital düzen oluştu. Bu dijital düzenin içine ülkemizin en ücra köşesindeki eşsiz ürünlerimiz koymamız lazım. En ücra köşeden dünyanın en pahalı plazalarına ürünlerimizi taşımalıyız. Dünya bizim lezzetlerimizi tatmalı. Farklılıklarımızın bağımlısı olmalı. Bize satılan yemek kültürlerini karşı atakla kendi yemek kültürlerimizi onlara ihraç edebilmeliyiz. Çünkü bizim ihraç edecek daha fazla ürünümüz var. Biz franchise iletişimini bilmiyorduk şimdiye kadar ama onu da öğrendik artık.
Bu pandemi sürecinde daha fazla franchise ile yerel firmalarımızın ulusala taşındığını gördük. Bu ülkemizin daha fazla potansiyelini kullanması anlamına geldi. Genç ve dinamik bir ülke olarak her bölgemizin çok özel ürün ve hizmetlerini el birliği ile franchise dünyası ile tanıştırmak için çalışmalıyız. Armiya Teknoloji olarak ülkemizi karış karış gezerek ülkemizin biricik ürünlerini ulusala ve oradan da uluslararası dünya marka yolculuğuna çıkartmanın uğraşısı içerisindeyiz. Eskiden bunları hayal etmek de zordu. Ama hayal etmek ve yapmak arasındaki mesafe kısaldı. Yeni franchise teknolojileri ile avucumuzun içinde gezinti yapar gibi ülkemizin değerlerini gezdirebileceğiz. Ülkemiz avucumuzun içinde, Avrupa avucumuzun içinde, Dünya avucumuzun içinde.
